TZYMB

Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği

VETERİNER HİZMETLERİ, BİTKİ SAĞLIĞI, GIDA VE YEM KANUNU TASARISI TASLAĞI HAKKINDA

TÜRK ZİRAAT YÜKSEK MÜHENDİSLERİ BİRLİĞİ’NİN VETERİNER HİZMETLERİ, BİTKİ SAĞLIĞI, GIDA VE YEM KANUNU TASARISI TASLAĞI HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ


 


Günümüzde gıda güvenliği temel bir insan hakkı olup dünyada ülkelerin gelişmişlik düzeyinin önemli bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Gıda güvenliği konusu, ülkemiz insanının sağlıklı ve aktif bir hayat sürmesi, ülkemiz tarımsal ürün ve gıda ihracatının dünya ticaretinde rekabetçi olması ve ülkemiz itibarının sağlanması için önemlidir.


Ülkemizin Gümrük Birliği uyarınca 1995 yılında yürürlüğe koyduğu 560 sayılı KHK doğrultusunda gıda güvenliği konusu, yeterli olmasa da belli bir düzeye getirilmiştir. Ancak, gıda güvenliği konusunun, gerek koruyucu sağlık hizmetlerindeki önemi nedeniyle ülkemiz insanının çağdaş düzeyde beslenme ihtiyacının karşılanması gerekse ülkemiz tarımsal kaynaklarının harekete geçirilerek dünya tarımsal ürün ve gıda ticaretinde hak ettiği yeri alması için birincil üretim aşamasından itibaren gıda zincirinin her aşamasında gıda güvenliğinin sağlanması gerekmektedir.


Bu nedenle, kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının yasal, idari ve teknik alt yapılarının güçlü olması gerekmektedir.


Bir önceki 59uncu Hükümet tarafından AB düzenlemeleri esas alınarak 06.06.2004 tarihinde yasalaştırılan “5179 sayılı Gıdaların Üretimi Tüketimi ve Denetlenmesine dair KHK’nin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun”un, AB Müktesebatı ile tam uyumunu sağlamak üzere AB Komisyonunun da talebi doğrultusunda, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nca, 2005 tarihinden beri sürdürülmektedir.


Önceleri dörtlü sonra beşli kanun paketi olarak adlandırılan Taslak Kanunda “veteriner hizmetleri”, bitki sağlığı”, “yem” ve “gıda konularına yer verilmiştir.


Taslak kanun incelendiğinde, birincil üretim aşamasını da kapsaması, izlenebilirlik gibi gıda güvenliği prensiplerinin birincil üretim aşamasında uygulanmasını sağlayarak ürün güvenliğinin geliştirilmesine katkı sağlayacağı; ve bitki sağlığı kapsamında da bitkisel üretim kayıtları ve kimyasal kullanımın kontrol ve izlenebilirliğin sağlanması yönünde yeni düzenlemeler getirdiği memnuniyetle görülmektedir.


 


Ancak;


 


1.      Ülkemizde Kanun hazırlama tekniği, gerek uygulama açısından bakıldığında aşağıdaki olumsuz konular göze çarpmaktadır:


 




    • Gıda güvenliği konusu içinde yer alsalar dahi bitki sağlığı, hayvan sağlığı, hayvan hareketleri, hayvan refahı ve ıslahı, su ürünleri, yem ve gıda gibi birbirinden farklı disiplinlerin aynı Kanun metni içinde yer aldığından konular bazında bütünlük sağlanamamıştır.

    • Taslak, Türkiye’nin mevzuat diliyle hazırlanmamış olup yer yer tercümeden kaynaklanan anlam bozuklukları bulunmaktadır. Bu durum, Kanun Taslağının, farklı “anlaşılmalara” hatta “anlaşılmamalara” yol açacağı düşünülmektedir.

    • İkincil mevzuatta yer alması gereken detaylara, Kanun Taslağı metninde yer verilmiştir.

    • Bitki sağlığı, veterinerlik, yem ve gıda konularını içeren ortak bir Kanun görüntüsü verilmeye çalışılmış ise de Taslağın, veteriner konularını detaylı bir şekilde içeren Veteriner Hizmetleri Kanunu ve bir meslek grubu bakış açısıyla hazırlandığı görülmektedir. Çünkü, hayvan sağlığı, hayvan refahı, zootekni, veteriner sağlık ürünleri, veteriner tıbbi ürünler gibi bölümlerde sadece Veteriner Hekim’e işaret ederken diğer konularda mühendis gibi eşdeğer yetkiye sahip bir meslekten söz etmemektedir.

    • Öngörülen hizmetlerin yürütülmesinde yetkilendirilecek meslek gruplarının tanımı açıkça yapılmadığından ikincil mevzuatın hazırlanmasında ve ilerideki uygulamalarda bu durum yetki karmaşasına neden olacaktır.

    • Yasalaştırılmak istenen söz konusu Taslağa AB’ye uyumlu olarak hazırlandığı görüntüsü verilmektedir. Oysaki Avrupa Birliği’nde gıda güvenliği konusu, ülkemizde yapılmaya çalışılanın aksine, temel olarak konuların tümü çatı bir düzenleme olan 178/2002/EC kapsamında ele alınmıştır. Söz konusu Taslakta ise öngörülen böyle bir birleştirmenin AB düzenlemelerinde bulunmadığı hususu bilinçli bir şekilde göz ardı edilmektedir.

    • Kısaltılan yada küçültülen ve yem ile birleştirilen gıda bölümü incelendiğinde; uygulamaya konulması gereken yasal hükümlerin Taslakta bulunmadığı, bulunanların da uygulanabilir olmadığı ve cezai hükümlerin ilgili, yeterli ve caydırıcı nitelik taşımadığı görülmektedir. Dörtlü yada beşli olarak sürekli gündemde tutulan Kanun paketi olarak yayımlanmak istenen ve ayrı ayrı alanları düzenleyen konuların birleştirilerek tek bir kanun haline getirilmek istenmesi, ilgili bölümlerin kısaltılmasına ve yeterince işlenememesine neden olmuştur.

    • Gıda güvenliği konusuna dâhil olan bitki sağlığı, hayvan sağlığı, hayvan refahı, hayvan hareketleri, su ürünleri, yem ve gıda konuları birbirinin içine girmiştir. Kanun metnini uygulamak durumunda olan tüm sektör ve ilgili kamu birimleri farklı algılamalar içine girecektir. Düzenlemeler yetersiz ve uygulanabilir değildir. Bu durum, AB ile olan ülkemiz tarımsal ürün ve gıda ticaretine doğrudan olumsuz etki yapacaktır.

    • Tüketici sağlığını doğrudan ilgilendiren gıda güvenliğini sağlamaya yönelik düzenlemelerin gıda denetimi ve kontrolünün, yem ile geçiştirilmesi de kabul edilebilir değildir. 

    • Taslakta, Zootekni Başlığının, Hayvan sağlığı Hayvan Refahı ve Zootekni başlıklı İkinci Kısmından ayrılarak ayrı bir Kısım olarak yer alması gerekmektedir.

    • Denetçi ve sorumlu yöneticilik tanımları yapılmadığı gibi yasal dayanağı da bulunmamaktadır.

    • İdari yaptırımlar yetersiz kalmış ve yer alan hükümlerin de caydırıcılığı bulunmamaktadır.

    • İthalat ve ihracatta resmi kontroller, sadece hayvan ve hayvansal ürünleri kapsamakta, ancak bitkisel ürünleri kapsamamaktadır.

    • Taslağın hayvansal konulara daha fazla ağırlık verilerek hazırlandığı izlenimi edinilmiş ancak bitkisel ürünlere yeterince önem verilmediği ve bu tür ürünlere yönelik hizmetlerin izin-tescil işlemlerinin ne şekilde yürütüleceği net olarak belirlenmemiştir.

    • Transit geçiş hükümlerinin ne şekilde yürütüleceğine net olarak yer verilmemiştir.

    • Taslak bünyesinde yer alan farklı konular arasındaki hükümlerin yürütülmesi sırasında yetki paylaşımında zorluklar yaşanacaktır.

    • Hayvansal ürün işleyen işyerlerinden onay almayan ancak halen izin ve tescil işlemlerini tamamlamış olan işyerlerinin durumu ile ilgili bir açıklayıcı bir hüküm Taslakta bulunmamaktadır.

    • Taslak, gıda sektöründe kayıt dışılığın önlenmesine yönelik düzenlemeleri yeterince içermemektedir. Bu durumun ise gerek halk sağlığını gerekse haksız rekabeti olumsuz etkileyeceği açıktır.

    • Gerek bitkisel olsun gerek hayvansal olsun bütün tarım hizmetlerinde “çiftlikten sofraya” kadar geçen tüm süreçte gıda güvenliğinin sağlanması bir zorunluluktur. AB’de tarımsal üretim ve tüketim anlayışı ağırlıklı olarak hayvansal ürünlere yönelik iken ülkemizde ise gerek tarımsal potansiyelimiz gerekse geleneksel tüketim ve beslenme alışkanlıklarımız tam ters bir durum görülmektedir. Bu nedenle, gıda güvenliği hedefinden her hangi bir sapma göstermeksizin, ülkemizin kendi geleneksel üretim ve tüketim potansiyelini korumaya ve geliştirmeye yönelik düzenlemeler getirmesini gerekli kılmaktadır ki bu durum AB düzenlemelerine de aykırı bulunmamaktadır.

 


2.      Görüldüğü üzere, ilk başta konu bazında hazırlanan, sonra “dörtlü paket”, en son “beşli paket” olarak adlandırılan ve birbirinden farklı versiyonları bulunan söz konusu Taslak, Bakanlık tarafından kimi zaman görüşlere sunulmuş, kimi zaman sunulmamış, hatta zaman zaman Bakanlık içi birimlerine dahi görüşe sunmamıştır.