TZYMB

Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği

Cumartesi Sohbetleri devam Ediyor

Birliğimizce 2008 yılı sonbahar dönemi ilk sohbet toplantısı Ramazan TEKELİ tarafından 29.11.2008 tarihinde gerçekleştirildi. "Tarım ve Ziraat Mühendisliği" konulu sohbet toplantısına 1950 lerden itibaren Türk tarımı ve ziraat mühendisliği konusunu işledi. Tarımın zor bir meslek olduğunu doğal olaylara ve afetlere maruz kalabildiğini, tarıma yeteri kadar önem verilmediğini, Toprak-Su Genel Müdürlüğü, Köy Hizmetleri gibi kurumların kapatıldığını, Türkiyenin önümüzdeki orta ve uzun vadede tarımda projeksiyon yapamadığını, Ama ülkemizin tarımsal potansiyelinin fazla olduğunu kaydetti. Ziraat Mühendislerine sahip çıkılması ve nitelik anlamında artırımların olması gerektiğini söyledi.



TEKELİ özetle şunları söyledi:  

 


Çiftçilikte   sermaye toprağa emanet edildiği için en zor üretim alanıdır..Çiftçi, aldığı krediyi veya elindeki mevcut parasal sermayeyi toprağa yatırıp doğaya terk ediyor. Doğa acımasız, yatırdığı sermayenin tamamını yok edebiliyor. Açıkta yapılan tarımsal üretim tamamen doğaya emanet. Yatırılan sermayenin bir kısmını bile olsa kurtarma şansı olmayabiliyor.Oysa  sanayi sektöründe durum böyle değil, sanayicinin  sermayesi  tamamen yok olmayacağı için kalan bir miktar sermayesini zarar ettiği işte değil farklı bir işte kullanabilir. Çiftçilikte teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin doğayla mücadele etme şansı  çok az..


 


Sanayi sektöründeki KOBİlerde faaliyet gösteren sanayici karını çıkarır, piyasada  fiyatın oluşmasında  etkendir. Ancak çiftçilikte bu böyle değildir, çiftçi üretir maliyeti bellidir onu çıkarır ancak ne kadar karla satacağını kendisi belirleyemez. Tarımsal ürünlerde fiyat oluşumu  Devlet tarafından belirlenir kısıtlanır veya aracılık yapan tüccar belirler fiyatı.


Çiftçi elindeki ürünü satmada büyük sıkıntı içinde, hammadde olarak sattığı ürün işlenir paketlenir üzerine maliyetin üstünde kar belirlenir  ve kazanç sağlanır. Bu safhada çiftçinin müdahale şansı yoktur.Çiftçiler işin zahmetini çeker, pazarlayıcı sektör karını elde eder.Çiftçi hep mağdur olur ürettiği maldaki  hak ettiği karı sağlayamaz.


 


Tarım Bakanlığına bağlı eskiden 23 Genel Müdürlük vardı. 9 tanesi reorganizasyon adı altında kapatıldı.5 tanesi ise özelleştirildi.Bu arada Toprak Su Genel Müdürlüğü kapatıldı. Bu teşekküller birdenbire Tarım Bakanlığı ve çiftçi hizmetinden alınınca arada boşluk oluştu.Aniden kaldırılan devreden çıkarılan bu hizmetler tarımın bugünkü durumuna büyük zemin hazırlamıştır.Bakanlığın çiftçiye ulaşmasında büyük sorun var artık, çiftçiye gidilmiyor. Eskiden teknik ziraat okullarından mezun olan teknisyenler doğrudan çiftçi ile iç içe çalışıyordu..Tarım meslek liselerine gelenler genelde çiftçi çocukları olduğu için , aldıkları eğitim  teknik  eğitim olduğundan, alet edavatlarla  uygulamalı eğitim aldıklarından bu durum   tarıma çok fazla  katkı sağlıyordu. Yine ev ekonomistleri Meslek Liselerinden mezun olan bayanlar çiftçinin evine kadar gider, bebeğine zıbın diker, tarhana yapar, hijyenik eğitimler bilgiler verirlerdi.Sosyal bakımdan bir seviyeye getirirlerdi.Bunlarda çiftçiliğe önemli katkılardır.


 


Ülkemizde yer altı ve yerüstü kaynaklarımız çok zengin.Ancak normal dışında kullanım olduğundan büyük kayıplar var.Suda, toprakta,merada ormanda çok bilinçsiz bir kullanım ve beraberinde kayıp var.Bunlar milyar dolar ekonomik kayıp oluturuyor.Ayrıca bilinçsiz ve sıradan tarımın yarattığı ekonomik kayıpta çok fazla, örneğin hasat kaybı, dane kaybı, dane kırıklığı  kaybı bunların hesabı da  trilyonlar tutar.


 


 


Ayrıca tarımda zamanlama çok önemlidir. Verimde ve kalitede istenen verim alınamaz. Gübreleme, ekim, mekanizasyon hasat hepsi zamanlı yapılmalıdır. Bu faktörler tarımsal üretimde kaliteyi engelleyen en önemli faktörlerdir.  Tarımsal girdi kullanımında israf çok fazla . fazla ilaçlama, fazla  sulama, çeki gücünde israf  çok fazla( mesela 100 beygir gücündeki traktörde küçük bir tırmıkla arazi sürülür) .Kısaca girdide ve zamanlamadaki  büyük  israf söz konusudur.


 


Yine ürünün hasatdan sonra tüketicinin tüketimine sunuluncaya kadarki geçen her aşamasında  zaiyat vardır.Muhafazada  depolamada tarımsal  ürünler fire verir.Ürünün çeşidine göre belirli bir süre bekleme dönemi vardır, buda pazarlamayı kısıtlar.


 


Türkiye de göç olgusu çok önemli, genelde köyde doğan çocukların okuyanları, yada bir iş bulup güvence sağlayanları kente göç eder. İşletmede kalan  yani köyde tarımsal faaliyetlerde bulunan kişi okumamış bilgisiz kişidir. Bu kişi aile işletmesinin başında kalır tarımsal faaliyetler dededen kalma eski usullere göre yürütmeye gelir sağlamaya calışır.Bu nedenle tarım kesiminde çiftçiyi eğitmek zor ve zaman alan bir iştir.


 


Tarımsal sanayide de büyük sıkıntılar vardır. Planlı dönemde tarıma gereken önem verilmedi. tarımı sürüklemesi bakımından sanayinin gelişmesi çok önemlidir.Teknolojik gelişme ne kadar güçlü olursa  olsun bu değişim ve dönüşüm içinde sanayici ne kadar ilerlerse ilerlesin bu ölçüde tarımda ilerlemelidir. Sanayi güçlü ise tarımda güçlüdür.Bu iki sektörü birden kalkındıran ülkeler kendi tarımlarının özelliklerine göre sanayi kurmuşlardır. Bu ülkeler  tarıma girdi üretecek şekilde sanayi geliştirmişlerdir.ani tarımsal sanayi  modern girdileri üretime almayı , bu girdilerle üretilen  kaliteli ürünü  yeniden işlemek üzere sanayiye yönlendirmeyi sağlamalıdır. Üretim geliştikçe tarımın alım gücü arttıkça sanayinin pazarı haline gelir.


 


Bütün bunları  içiren tarımsal  bu tablonun içinden çıkabilmek   arzu edilen seviyeye getirebilmek için tek şans var eğitimi yaygınlaştırmak çiftçiye ulaşmak şart.Dünün eğitim sistemi bugün yok maalesef, Çiftçi ile bireir çalışmadan onun sıkıntısını görmeden bu sorunu çözmek çok zor. Bakanlığın 1000 köye 1000 tarımcı projesi de bu konuda başarılı olamadı.Eğitim konusunda daha etkili daha faydalı olcak yeni açılımlar yapılmalıdır.


 


Hızlı gelişen dünyada en çok etkilenen tarım sektörüdür. Sermaye, emek, toprak bu üç  önemli girdinin bir araya gelmesi  gereklidir.Ziraat mühendisleri girişimci olmalıdır. Bunu sağlayan çok az meslektaşımız var.Bugün Ziraat Mühendisliği mesleğinin itibarı yoksa bunun nedenlerini araştırmak gereklidir.Sonsuz istihdam alanı varken, işsiz bu kadar mühendis olması sorunun derinleşmesini sağlıyor. Bu  durumdan Ziraat Fakülteleri de çok sorumlu.eğitim sisteminin yetersiz  olması etkin olmaması bu sorunların temelini oluşturuyor.Zirai üretim  dört duvar arasında yapılmamalı ziraat öğrenen gençlere fırsat verilmeli sahada uygulamalı eğitim yapılmalı.Politik baskı ile açılan fakültelerden kalitesiz eğitim alan mühendisler mezun oluyor ve onlardan faydalanılamıyor. Fakülteler çağın gereğine uygun eğitim sistemi geliştirmeliler.İnsan en iyi sermayedir bu nedenle insan yetiştirmek için ülkeler kıyasıya mücadele veriyorlar.Girişimci mühendisler yetiştirilmelidir.


Üretimi artırmak dolayısıyla ihracatı artırmak bu mühendisler ile sağlanmalıdır.Bugün bilgisayar çağında bilgiye ulaşmak çok kolay.Mutlak ve muhakkak süzgeçten geçen doğru bilgi yaygınlaştırılmalıdır.Ziraat Mühendisleri özel programlarla çağdaş tarım teknolojisine göre girişimci ruhla yetiştirilmelidir.Tarım mühendis ile buluşturulmalıdır.bakanlık ve Fakülteler bunu beraber sağlamalıdır.bakanlık artık bazı işlerden elini çekmeli öğretici yönetici denetleyici olmalı.Fizibilite üretmeli, proje üretmeli ve bunları uygulamasını denetlemelidir.Üretim konusunda (meyvecilik,fidancılık,sebzecilik) dünyaya açılan mühendisler var.


 


Bu sayede küçük ölçekli tarım işletmeleri bilgi ile donatılıp orta ve büyük ölçekli işletmeler olmalıdır.Ticari endüstriyel işletmeler olmalıdır.Küçük çiftçi kademeli olarak yükseltilmeli büyük üretimler yapabilmelidir. Bugün anadoluda nitelikli personel ile bir çok kentde büyük girişimciler doğmuşur.(kayseri,Antep,Maraş vb illerde)


Fakülte eğitimi dışındada mühendisler sürekli araştıran kendini geliştiren bir çalışma düzeni içinde olmalıdırlar.


 


Üretim ekonomide katma değer yaratabiliyorsa anlamlıdır.Tarım  sadece bitkisel ve hayvansal üretim değil,ticari ve endüstriyel özellikli üretimi de içermelidir. Üretilen tarım ürünleri işlenmeli ihraç edilebilmelidir.Genel olarak devlet meselesi olarak bu ticari dönüşüm sağlanmalıdır.


 


Çiftçi ürettiği malın işlenmesi, paketlenmesi, stoklanması konularında söz sahibi olabilmelidir. Üreten ile pazarlayan mümkünse aynı olmalı yada bir arada istişareli çalışmalıdır.Bu sağlanmadan kalkınma sağlanamaz.Üretimden tüketime kadar çiftçi bu sürecin içinde yer almalıdır.Kaliteli verimli üretim yapabilecek bu sayede ihracatçı da kaliteli mal satabilecektir.Sanayicide kaliteli mal üretimi için kaliteli girdi üretecektir.Bu sayede sektörde katmadeğerli üretim oluşabilecektir.Milli geliri sağlayan katma değer üreten ürünlerdir. Bu sayede iş sahası açılır istihdam sağlanır.


 


Ayrıca arazi toplulaştırılması önemli bir sorundur. Parçalı arazi sahipleri bir şirket altında toplanıp arazi değerinde hisse senedi çıkarılarak bu senetler 3. şahıslara satılarak yer değişme sağlanabilir, böylece özellikle miras yoluyla  arazilerin parçalanması  engellenebilir.


Toplu yapılan meyvecilikte bu rahatlıkla yapılabilir.Sermaye olarak arazi yerdeğiştirmez senet yerdeğiştirirse bu şekilde parçalanma önlenmiş olur.


 


Son olarak kent tarımı yaygınlaştırılmalıdır Özellikle büyük kentlerin etrafında yaygınlaşan varoş denilen köyden yeni göç etmiş tarıma yakın kişilerin topraktan koparılmadan evleri etrafında küçük çaplı üretim yapmaları sağlanmalıdır.varoşlarda kent tarımı yaygınlaştırılırsa şehrin sıkıcı darbesi, stresinden biraz olsun kurtulurlar.


 


Uygulamanın içinden gelen eski nesil çok faydalı olmuştur. Tarımın gelişmesi ilerlemesine katkıları çoktur. Topraktan kopan insanın toprağa fayda sağlaması zordur.