TZYMB

Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği

ASRIMIZIN MESLEĞİ; ZİRAAT MÜHENDİSLİĞİ RAMAZAN TEKELİ

Tarım Bakanlığı Müsteşarlığı yapmış ve hayatının tamamını ziraat mühendisliğine ve tarıma adamış sayın Ramazan Tekeli'nin mesleğimizle ilgili yazdığı değerli yazısı ektedir.

Asrımızın Mesleği; Ziraat Mühendisliği
Küreselleşmenin bütün boyutlarıyla hız kazandığı ve nüfusun hızla arttığı günümüzde küresel ısınma ile oluşan iklim sistemlerindeki istikrarsızlıklar daha çok evrensel açıdan önemli bir sektör olan tarımı olumsuz etkilemektedir. Bu değişimle, ekonomik bir sektör olan tarım en çok zarara uğrayan kesim haline gelmiştir. Her canlı yaşamak için besin tüketir. Besin tüketimi ise ancak üretmekle mümkündür. Dolayısıyla yaşamak için besin üretmek zorunludur. Bu niteliğiyle de tarım ve gıda günümüzde stratejik bir önem kazanarak yeniden ön plana geçmiştir. Gelişmeler tarımsal politikaların yeniden şekillenmelerine ve yeni iş alanlarının açılmasına neden olmuştur. İklim değişikliklerinin ve olağanüstü doğa olaylarının önüne geçmek elbetteki mümkün görünmemektedir. Ancak oluşacak zararı en aza indirebilmek için tarımsal yatırımlar öncelik kazanmış, tarım teknolojileri hızlı bir gelişme göstererek köklü bir değişim olgusu yaratılmıştır.

Tarımsal bilgi ve tarımsal teknolojiyi üreten, tarım ürünleri dışında bu bilgi ve teknolojiyi de satan ülkeler ile ekonomik yönden gelişmiş ülkeler, tarımsal ihtiyaçlarını kendi kaynaklarından karşılamayı hedef almıştır. Bu hedefe ulaşmak için tarımsal öğretim ve ziraat mühendisliği son yüzyılda uluslararası önem ve öncelik kazanmıştır. Ülkeler Ziraat mühendisliğini ulusal bazdaki programlarla geliştirmek yerine, eğitimlerini uluslararası evrensel boyutta ele alarak belli bir standart düzeyin üzerine çıkartmayı amaçlamıştır. Örneğin ABD, Kanada, Japonya gibi ülkeler, Avrupa Birliği ülkeleri ile de tarımsal eğitimle ilgili işbirliğine girerek zirai öğrenim özellikle de ziraat mühendisliği eğitiminin düzenlenmesi konusunda çeşitli model ve sistemler geliştirerek birlikte hareket etmeyi tercih etmişlerdir. Ülkemizde de zirai öğrenim ve eğitimin nasıl düzenlenmesi gerektiği konusunda bir arayış içine girilmiştir. Bu konu şimdiye kadar pek çok bilimsel toplantılarda ele alınmış ve çeşitli görüş ve alternatifler geliştirilmiş, ardarda bir çok değişikliklere gidilmiştir. Örneğin önceleri tarım alanlarının tümünü kapsayacak şekilde yüzeysel bilgilerle uygulanan öğrenim sisteminden vazgeçilerek derinlemesine bilgiler edindirmek için bölümlere ayrılan sisteme geçilmiştir.
Ziraat mühendisi, iklim, toprak ve insan ilişkisi, bitkisel ve hayvansal üretimle ilgili geniş bir uygulama alanında faaliyet gösterirken diğer mühendislik branşları arasında çok ayrıcalıklı bir konuma sahip olmuştur. Elde ettiği üstün vasıflı tohumları kullanıma sokarak olumlu üretim faktörlerini daha etkin uygulayarak hem verim artışı yaratmış hem de kaliteyi yükseltmiştir. Tarımsal ürünlerin iç ve dış piyasa isteklerine uygun olarak işlenmesi, ambalajlanması, stoklanması ve yüksek katma değer yaratılması gibi aşamalarda ziraat mühendisleri büyük sorumluluklar üstlenmiş ve kalıcı başarılar sağlamıştır. Örneğin iklimsel değişiklerle oluşan olağanüstü doğa olaylarının tarıma verdiği zararları en aza indirmeye çalışan toprak-su teşkilatının 23 yıllık çalışma süresince; toprak ve su muhafaza çalışmaları, ülke erezyon haritalarının çıkartılması, çorak toprakların ıslahı, teraslama, şeritsel ekimler, göletler, toprak ve gübre analizi laboratuarlarının çalışmaları, kumullarla çölleşen alanların kontrol altına alınarak tarıma açılması gibi pek çok tarımsal faaliyetler ziraat mühendislerinin katkılarıyla başarıya ulaşmıştır. Ziraat mühendisliği geçmişte en saygın ve itibarlı bir meslek grubuydu. O dönemlerin nitelikli özelliklerine sahip, uygulamanın içinden gelen ziraat mühendislerine tarımının geleceği açısından bu gün daha çok ihtiyaç duyulmaktadır.

Bu doğrultuda var olan fakülte olanaklarını geliştirerek eğitim alt yapısını güçlendirmek ve bilimsel teknolojiden yararlanarak eğitim düzeyini yükseltmek için radikal değişikliklere yönelmek yerine; geleceğe yönelik ulusal politikalar olmadığı için, her iktidar değişiminde hükümetler plan ve programları gözardı ederek, ihtiyaç olup olmadığına bakmaksızın kendi siyasi çıkarları doğrultusunda ardarda yeni fakülteler açmak kolaylığını sürdürmüşlerdir. Fakültelerin eğitim, öğretim ile araştırma ve yayın faaliyetleri olmak üzere üç ana görevi dışında en önemli fonksiyonu da nitelikli mezunlar yetiştirerek verdiği diplomayla mezunlarını tarımsal üretim alanlarında iş sahibi yapmaktır. Ne varki ziraat fakültesi öğrencileri daha çok yeni açılan fakültelerde akademik ve idari kadro eksikliği yanısıra, fiziki alt yapı yetersizliği, uygulamalı ve görsel eğitime yeterince önem verilmemesi gibi eğitim sistemindeki aksaklıklar nedeniyle, sadece ezber teorik bilgilerle mezun olmakta ve işsizler ordusuna katılmaktadır. Eğitim ve öğretim kalitesindeki bu tür düşüşlerle değer ve itibar kaybına uğrayan mezunlar giderek mühendislik formasyonundan uzaklaşmaktadır. Bu durumu düzeltmek için var olan fakülte olanaklarını geliştirerek eğitim alt yapısını güçlendirmek ve bilimsel teknolojiden yararlanarak eğitim düzeyini yükseltmek suretiyle mühendislik formasyonunu kazandıracak değişikliklere yönelmek zorunlu hale gelmiştir.
Uygulanan klasik ve yüzeysel eğitim sisteminin ürünü olan diplomalı ziraat mühendislerinin büyük çoğunluğu ne var ki iş bulamamaktadır. Bu sistemle yetişenlerin öncelikle kamu sektöründe iş aramaları doğaldır. Ancak devletin tüm mezunlara iş vermesi, iş bulması, iş güvencesi sağlaması elbetteki beklenemez. Devlet iş kapısı olmamalıdır. Anayasaya göre devlet imkanları ölçüsünde iş veren olmak durumundadır. Tarımsal eğitim almış diplomalı bir gencin iş sahibi olup yuva kuracağı ve yaşam tarzını güvence altına lacağı bir dönemde işsiz kalması psikolojik çöküntüye ve fizikselsağlık sorunlarının yoğunlaşmasına yol açmaktadır. Işsiz insan kendini işe yaramayan, değersiz, güvencesini yitirmiş, kendi kaderine terkedilmiş hisseder. İş arama süreci uzadıkça gizliden gizliye duygusal dengesi bozulmaya heycanlanmaya, öfkelenmeya ve çevresine karşı kırıcı olmaya başlar. Günümüzde en büyük yatırım insana yapılan yatırımdır. Tarımsal üretimde en büyük sermaye ve girdi kaynağı olan ziraat mühendisi ne yazık ki israf ve heba edilmektedir. Ziraat mühendisinin ülke tarımının geliştirilmesinde ve geleceğinde çok farklı bir yeri vardır. Tarımla işsiz ziraat mühendislerinin buluşturulmasında ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Bir bakıma ziraat mühendi var ama iş yok, iş var ama ziraat mühendisi yok durumu ortaya çıkmaktadır. Oysa ülkemizin mevcut tarımsal iş alanları, gelişen teknoloji ve değişen yaşam tarzları ile ortaya çıkan yeni iş alanları işsiz ziraat mühendislerini isdihdam edecek kapasiteye sahiptir.
İklim değişiklikleri günlük hayatımızın hemen her anında hissedilir hale geldi. Bizler doğa şartlarında korunarak yaşarken bitkiler ve hayvanlar iklimsel değişikliklerle tarım politikalarının yeniden şekillenmesine ve yeni ürünlerle yeni iş alanlarının açılmasına yol açmaktadır. Buna ek olarak Dünyada tarım teknolojisinin hızlı bir gelişme trendine girmiş olması tarımda köklü bir teknolojik değişim olgusunu hayata geçirerek bu yeni iş alanlarını daha da artırmaktadır.

• Tarımsal üretim yöntemleri kadar ürün desenleri de önemlidir. Yeni koşullarda yetiştirilecek ürünlerin neler olacağının araştırılarak tespit edilmesi, ve buna yönelik yeni modellerin geliştirilmesi yeni iş alanları sağlanmasına yol açmaktadır. Örneğin iklimsel değişikliklerle bitki yelpazesinde çeşitli farklılıklar oluştuğundan alternatif yeni çeşit ürün arayışları giderek önem kazanmaktadır.
• İnsan beslenmesinin temel öğesi olan gıda güvenliği, gıda güvencesi ve gıda kontrolundaki gelişmeler, markalı, sertifikalı ve işlenmiş ürün talebindeki artışlar iş alanlarını çeşitlendirmektedir.
• Yeni tekniklerin , teknolojilerin ve genetik biliminin tarıma girerek yaygınlaşması iş alanlarını çeşitlendiren bir başka unsurdur. Halk sağlığı ve güvenliği açısından bitkisel ve hayvansal organik ve kontrollü tarımın giderek artış göstermesi de yeni iş alanları demektir.
Yüksek teknoloji kullanılarak yapılan ilgi çekici araştırma çalışmalarının ürünlerinden bazıları;
• Çevresel kontrol altında çok katlı binalarda güvenli bir şekilde şehir merkezlerinde yıl boyu bitkisel üretim yapılan dikey çiftlikler kurulmaktadır.
• ABD araştırmacıları yapay sazan balığı etini üretmeyi başarmışlardır.
• Hollanda başta olmak üzere Dünya geneli,nde pek çok ülke laboratuarlarında yapay et üretimi çalışmaları hızla sürdürülmektedir.

Günümüzün globalleşen Dünyasında nitelikli Ziraat mühendislerimiz ayrıca Avrupa Birliği başta olmak üzere Dünyanın çeşitli ülkelerinde de isdihdam olanakları aramalıdır. Yeni iş alanlarının artması ile birlikte tarımla ilgili şirket, özel kuruluş, araştırma kurumu, ve araştırmacıların sayısı da artmaktadır. Uzmanlaşmış şirket ve kuruluşlar herşeyden biraz anlar bir ziraat mühendisi değil, konusunda uzmanlaşmış, yenilikçi, donanımlı, ve lisan bilen ziraat mühendisleri talep etmektedir. İnsan kaynaklarının artık uzmanlık haline geldiği günümüzde en çok ihtiyaç duyulan iş dallarından biri de uzmanlaşmış ziraat mühendisleridir. İş verenler verdikleri ilanlara ragmen çok az müracaat edilmesinden yakınmaktadır. Bu da iş arayanların nitelikleriyle iş verenlerin aradıkları niteliklerin uyuşmadığını göstermektedir. İş verenler eğitim seviyesine daha az önem vermektedir. Önemli olan kişinin beceri, seviyesi, uygulama ve problem çözme yeteneğidir. Bir taraftan iş dünyasının aradığı niteliklerden uzak ziraat mühendisleri yetiştirilirken diğer taraftan işe yarar eleman bulunamamasının sıkıntısı tarımın en büyük açmazı haline gelmiştir. Bu noktada Ziraat fakülteleriyle iş dünyasının iş birliği çok önem taşımaktadır. Bazı işveren çevreleri, güçlü ve akademik idari kadroya sahip olan zengin alt yapısı olan fakültelerle iletişim içinde olarak mezunlarına talip olmaktadır. Bu yaklaşım ve gelişmeler sorunların çözümünde çesaret verici atılımlardır. Çözüm için, işsiz ziraat mühendislerinin kaynağı çoğunlukla yeni açılan fakülteler olduğuna göre, nasıl peşpeşe kolaylıkla açıldıysa, yine peş peşe kolaylıkla kapatarak sorunu çözeriz diye düşünenler olabilir. Ancak mevcutlara ilaveten içte ve dışta yeni iş alanlarının açılması, iş veren taleplerinin çeşitlenerek artması, bazı fakültelerle arz talep dengesinin sağlanması gibi bir takım ilişkiler kurulmuş olması nedenleriyle fakültelerin kapatılmasından söz edilemez. Türk tarımının geleceği açısından batıyı başarıya götüren yöntemleri ve gelişmeleri de dikkate alarak zirai eğitim ve öğretim planlamasını ulusal bazda yapmak yerine, uluslararsı eğitim ve öğretim programları dikkate alınarak yapılan değişikliklerle eğitimin uluslararası düzeye çıkartılması amaç edinilmelidir.

Asıl sorun tarım sektöründe yıllardır iş bekleyen bir yığın işsiz ziraat mühendisinin ne olacağıdır. Bunlar haklı olarak tarımsal iş alanlarında çalışmanın hayalini yaşamaktadır. Bu hayali gerçekleştirebilecek ve iş kapılarını açabilecek tek çıkar yol edinilen bilgiyi eğitimle tarımsal üretime dönüştürebilmektir. Öğretim eğitsel olmalıdır. Eğitsel değilse hiçbir işe yaramaz. Zirai öğretimin olmazsa olmazı olan uygulamalı eğitim, daha çok yeni açılan fakültelerde göstermelik olarak geçiştirilmektedir. Görsel eğitime dahi önem verilmemektedir. Yeterince uygulamalı eğitim almadan mezun olanların sorumluluğundan kaçınılamaz. Biz mezun ettik, mezuniyet sonrasına karışmayız demek suretiyle sorumluluk duygusundan kurtulunamaz. Eğitim ve öğretim sadece fakülte yerleşkesi içinde kalmamalıdır. Eğitim ve öğretim mezuniyet öncesi ve mezuniyet sonrası olarak birbirini tamamlayan bir süreçtir. Günümüzde yaşam boyu (hayat boyu) eğitim kavramı hayata geçirilmiştir. Hayat boyu eğitim ve hayat boyu öğrenme sistemleri yaşamın her alanında gelişim ve yayılma süreci yaşamaktadır. Örneğin ABD’nin eğitim bütçesinin yarıdan fazlası halkın eğitimi için harcanmaktadır. Fakültelerin diploma verip mezun ettikleri kendi ürünleri olan işsiz ziraat mühendislerinin mezuniyet sonrası da eğitime tabi tutulması asli görevi olmalıdır. Tarım politikasını yürütüp yönlendiren bakanlık imkanları ölçüsünde ziraat mühendisi ihtiyacını seçerek almakta ve kendi eğitim tesislerinde meslek içi eğitime tabi tutmaktadır. Bakanlık, “sadece kendi personelimin ve çiftçinin eğitiminden sorumluyum” demek suretiyle ziraat mühendislerinin eğitimine kayıtsız kalmamalıdır. Ziraat fakülteleriyle işbirliği içinde ortak sorumluluk üstlenerek iş bekleyen ziraat mühendislerinin eğitilerek tarım sektörüne kazandırılmalarının sağlanması ülke tarımının geleceği açısından çok büyük önem taşımaktadır. Bu dorultuda YÖK, Milli Eğitim Bakanlığı, Tarım Bakanlığı, Ziraat Fakülteleri Dekanları ve İşveren temsilcileri ile birlikte uluslararası ekonomi ve bilimsel gelişmeler de dikkate alınarak, ülkenin tarım politikaları çerçevesinde hazırlanacak bir program ve proje dahilinde iş bekleyen ziraat mühendislerine mezuniyet sonrası eğitimlerini sürdürecek imkan ve olanak yaratılması kaçınılmaz hale gelmiştir.

Ramazan Tekeli
Tarım-Orman Bakanlığı Eski Müsteşarı