CUMARTESİ SOHBETİ: TÜRK KÜLTÜRÜNDE ALEVİLİK-BEKTAŞİLİK…
Ülkemizde zaman zaman kamuoyu tarafından farklı değerlendirmelere tabii tutulan Alevilik-Bektaşilik konusunun tamamen objektif olarak ele alınması düşüncesiyle düzenlediğimiz Cumartesi sohbeti toplantımız 8 Mart 2008 tarihinde Cumartesi günü Birliğimiz Prof Dr. Orhan DÜZGÜNEŞ toplantı salonunda yapıldı. Alevilik-Bektaşilik nedir? Alevilik hakkında tarihsel ve sosyolojik gerçekler nelerdir? Alevilik-Bektaşiliğin Türk Kültüründeki yeri nedir? Ülkemizde geçmişte acı toplumsal örneklerinin de yaşandığı, kolaylıkla politize edilebilen Alevîlik-Sünnîlik konusunda bilinmeyen gerçekler nelerdir? gibi sorulara cevaplar aradığımız toplantımıza katılım oldukça yoğun olmuştur.
Toplantıda bir konuşma yapan Birlik Başkanı Dr. Ahmet ERDURMUŞ; “Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği olarak mesleki ve sosyal konularda sohbetler düzenliyoruz. Bugünkü sohbetimiz de meslek dışı sosyo-kültürel bir konu. Türk Kültüründe Alevilik-Bektaşilik. Bizler iki Alevi dedesini ya da iki araştırmacıyı dinlediğimizde hangisine inanacağımızı şaşırıyoruz. Çoğu zaman birbirinden tamamen farklı değerlendirme ve yaklaşımlar olabiliyor. Bu da bizleri ve kamuoyunu yanıltabilmektedir. Bu bağlamda konuğumuz Alevilik-Bektaşilik üzerine araştırmalar yapan sayın hocamız Doç. Dr. Osman EĞRİ işin bilimsel yönünü iyi bilen birisi. Bugün bizlere bu araştırmalarında ulaştığı bulguları ve Alevilik-Bektaşiliğin kökeni, tarihsel açıdan oluşumu, gelişimi ile kültürel yönünü ve Türk Kültüründe Alevilik-Bektaşilik konusunda bilgiler verecektir. Kendisine bu konuda yaptığı araştırmaları ve bizleri kırmayıp geldiği için teşekkür ederiz.” dedi.
Toplantıda bilgi sunan Doç. Dr. Osman EĞRİ konuşmasında; “Aleviliği sadece bugünden bir kesit alarak değerlendiremeyiz. Sağlıklı bir değerlendirme yapmak için ayrıca tarihsel sürece de bakmak gerekmektedir. Alevilik-Bektaşilik konusunda baba-dede olarak bilinen inanç önderlerinin kaynaklarından yararlanarak yaptığımız araştırmalar kapsamında söylemek gerekir ki, Arapça bir kelime olan, Ali’yi seven Ali’ye mensup, Ali taraftarı anlamına gelen Alevilik İslam içerisindedir.” dedi.
Doç. Dr. EĞRİ konuşmasında Aleviliğin ne olduğunun bilinebilmesi için Sıffın Savaşından başlanarak devam eden ve Kerbela’da sona eren sürecin iyi analiz edilmesi gerektiğini söyledi. Kerbela olayının Aleviler üzerinde derinden bir etki meydana getirdiğini ve XVI. yüzyıldaki Çaldıran Savaşı sonrası gelişmelerin, Sivas, Maraş ve Çorum olaylarının Kerbela olayıyla birleştirilerek, Alevilerin zihninde endişe ve şüphelere yol açtığını ifade etti. Kerbela olayından sonra Ehl-i Beyt’in Emeviler ve Abbasiler döneminde Türkistan’a göç ettiklerini anlatan Eğri. Türkler Ehl-i Beyt’i çok iyi karşıladıkları ile ilgili örnekler verdi. Yusuf Has Hacip’in Kutadgu Bilig adlı eserinde “Muhammed Mustafa (S.A.V.) hatırı için Ehl Beyt’i sev ve onlara hizmet ve hürmet et” dediğini dile getirdi.
Yesevilik, Bektaşilik, Alevilik ve Nakşibendiliğin seyyidler silsilesinin Hz. Peygamber’e (s.a.v.) kadar ulaştığını söyleyen Doç. Dr. Osman EĞRİ ayrıca; “Sultan Sencer Hz. Ali’nin (k.v.) kabrini Afganistan’daki Mezar-ı Şerif’te yaptırmıştır. Alevi-Bektaşilerin % 99’u samimi tevhid inancına sahiptir. Cemevleri caminin karşılığı olan, ayrı bir dinin ibadethanesi değildir. İlla bir şekilde sınıflandırmak gerekirse Cemevlerini Dergah, Zaviye ve Tekkelerin bugünkü olarak değerlendirebiliriz. Bektaşilik Osmanlı Ordusunun kuruluşuna önayak olan yeniçeriyi yetiştiren bir tarikattır. Hacı Bektaşi Veli’nin dergahı insan yetiştiren atölye gibidir. Hacı Bektaşi Veli Osman Gazi’ye kılıç kuşatmıştır. Menakıbname-i Hacı Bektaş Veli’ye göre; Tatarların Müslüman olmasına Hacı Bektaşi Veli vesile olmuştur. Alevi kültürüne yönelik değerlendirmelerde bulunan Doç. Dr. Osman EĞRİ; “Alevilerde bugün Doğu Anadolu bölgesindeki bazı illerimizde nefes ve deyişler Türkçe okunmaktadır. Seyitlik Hz. Hüseyin, Şeriflik ise Hz. Hasan soyundan gelir. Alevilikte birden fazla kadınla evlenme yoktur. Ayrıca karısını boşayan düşkündür. Müsahiplik yol kardeşliği demektir. Cemde on iki hizmet yerine getirilir. Tevhid okunur, Hz. Peygamber’e ve on iki imamlara salavat getirilir. Allah’ın ismi anılır ve Kur’an’dan ayetler okunur” dedi… Konuyla ilgili piyasada yeralan bazı kaynakların ismini veren Doç. Dr. EĞRİ konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için Türkiye Diyanet Vakfı’nın yayımladığı Alevi-Bektaşi Klasikleri’ni önerdi.